Oyunun yönetmeni Tito Lorefice, prömiyer öncesi AA muhabirine, oyunun yazarı Burcu Görek'le Prag'da tanıştıklarını ve birlikte çok sayıda kukla şovu izlediklerini belirterek, bir kukla oyunu yapma fikrinin de bundan sonra ortaya çıktığını söyledi.
Görek'in deprem bölgesinde bir oyun sahnelemek istediğini duyunca buna dahil olmak istediğini dile getiren Lorefice, "Nasıl bir hikaye üzerinden gitmemiz gerektiğine dair fazlasıyla kafa yorduk. İstanbul kedileriyle anılan bir şehir olduğu için bir 'kedi hikayesi' dikkati çekebilir diye düşündük ve böylece oyunu yazmaya başladık. Kediler, bizim hem ailelere hem de çocuklara ulaşabilmemizi sağladı. Altı aylık çalışma sonrasında Türkiye'ye geldim ve projeyi hayata geçirmiş olduk." dedi.
- "Çocuklar için bir oyun ortaya koymak çok daha zor"
Yetişkinler ile çocuklar için üretilen oyunlar arasında ciddi farklar olduğunun altını çizen Arjantinli yönetmen, şunları aktardı:
"Çocuklar için bir oyun ortaya koymak çok daha zor. Çünkü çocuklar sanatsal kriterlere sahip değiller. Örneğin sahnede gördükleri olumsuz bir unsur, onların hayatında kötü bir duruma yol açabilir. Biz de bu gibi durumların önüne geçmek için, olayı daha eğlenceli ve komik bir şekilde, Türkiye'nin gerçeklerine de uygun bir şekilde ele almaya çalıştık."
Lorefice, kullanılan kuklaların bir metafor olduğuna işaret ederek, kuklaların duygu aktarımı noktasında önemli bir işlevi olduğunu sözlerine ekledi.
- "Kaybolan kedi Minnoş'un yeni yuvasına ve dostlarına kavuşmasını konu ediniyor"
Yazar Burcu Görek, oyunu ilk defa deprem bölgesindeki çocuklar için sahnelediklerini ve bölgedeki çocukların yaşadıkları şoku dikkate alarak oyunu hazırladıklarını ifade etti.
Adıyaman'da oyunu 10 kez oynadıkları bilgisini veren Görek, "Hikayemiz, kedilerin gözünden gündelik hayatı bakmaya çalışıyor. Oyunu deprem bölgesinde sahneledikten sonra şimdi İstanbul'da oynayacağız. Oyun, kaybolan kedi Minnoş'un yeni yuvasına ve dostlarına kavuşmasını konu ediniyor. Aile boyu keyifle izleyebileceğiniz oyunumuz, iki kedi ve iki insanın kesişen yollarını ve küçük tesadüflerin büyük dostluklara nasıl kapı açabileceğini anlatıyor." diye konuştu.
- "Oyunu oynarken çocukların gözlerindeki ışık bize hep iyi geldi"
Oyuncu Erdi Kökerer, deprem bölgesindeki fiziksel koşulların oldukça zor olduğunu söyleyerek, "Oyunu bazen okullarda, bazen konteyner kentlerde oynadık. Hava çok sıcaktı ve en önemlisi insanların psikolojisi hayli kötüydü. Oyunu oynarken çocukların gözlerindeki ışık bize hep iyi geldi. Onların bakışları, yaşadıkları o büyük olayla birlikte, elbette çok farklıydı. Orada çok duygusal anlar yaşadık. Bizim için çok farklı bir deneyimdi." ifadelerini kullandı.
Oyuncu Defne Kar ise "Biz oraya gittiğimizde depremin o ilk şoku atlatılmış ve bölgeye yönelik ilgi biraz azalmıştı. Bizim o dönemde oraya gitmemiz çocuklara çok iyi gelmişti. Oyunun içindeki sevgi ve aşka dair unsurların da çocuklardaki umudu çoğaltan ve büyüten bir etki yaptığını gördük." dedi.
Yapımcılığını Bu Yapım'ın üstlendiği oyunda Kar ve Kökerer'in yanı sıra ayrıca Tara Haçikoğlu ve Zeynep Güngör yer alıyor.