Edirne Vakıflar Bölge Müdürü Ahmet Saraç, gazetecilere yaptığı açıklamada, erken dönem Osmanlı mimarisinin önemli eserlerinden biri olan hamamda Vali Yunus Sezer'in talimatıyla başlatılan restorasyon çalışmalarının sürdüğünü belirtti.
Gazi Mihal Hamamı, "çifte hamam" olarak nitelendirilen yapılar arasında yer alıyor ve cami, köprü gibi diğer yapılarla birlikte bir külliye oluşturuyor. Tunca Nehri kıyısında, Kapıkule Sınır Kapısı yolunda yer alan hamam, 1422 yılında inşa edilerek Osmanlı döneminin izlerini taşıyan önemli bir kültürel miras olarak öne çıkıyor.
Saraç, hamamda yapılan kazılarla ilgili şu bilgileri verdi: "Sedde ve yol çalışmaları sebebiyle neredeyse toprak altında kalan hamamda, Edirne Müzesi'nin denetimindeki araştırma kazılarına başlandı. Bu kazılar sonucunda, hamamın kadınlar ve erkekler soyunmalık kısımları ortaya çıkarıldı. Ayrıca, kubbedeki örtüler ve dolgular kaldırıldı. Restorasyon çalışmaları hızla devam ediyor."
Gazi Mihal Hamamı'ndaki en dikkat çekici özelliklerden biri, diğer hamamlarda nadiren görülen bir mimari unsur olan tonozlu, uzun bir mekanın bulunması.
Bu mekana "keçelik" deniyor ve hamamın sıcak sularından faydalanılarak burada keçe yıkama işlemleri yapıldığı biliniyor. Bu özgün mekan, hamamın tarihsel işlevinin ne kadar zengin olduğunu gözler önüne seriyor.
Hamam, 1422'de inşa edilmiş olup kesme taş ve tuğla malzeme kullanılarak yapılmıştır.
Duvarları orijinal halini koruyan yapının, aynı zamanda Gazi Mihal Bey Camisi ve İmaret Köprüsü ile oluşturduğu külliye, tarihi ve mimari açıdan büyük bir öneme sahiptir.
Hamam, Rusların 1829'da Edirne'yi işgali sırasında tamamen kapatılmıştır ve bu süreç, yapının tarihsel geçmişinde bir dönüm noktası oluşturmuştur.
Restorasyonun tamamlanmasının ardından Gazi Mihal Hamamı, hem Edirne'nin tarihsel dokusunu korumaya devam edecek hem de ziyaretçilere Osmanlı dönemi hamam kültürünü en iyi şekilde tanıtmaya olanak sağlayacaktır.