Zorlu, “Bu krizler, ekonomik sistemler, iş dünyası ve küresel sigorta sektörü üzerinde derin etkiler bırakmaktadır. Sigorta sektörü artık bu krizlerin etkileşimini analiz etmek ve risk modellemelerinde bu dinamikleri dikkate almak zorundadır. Geleneksel sigorta ve risk yönetimi yaklaşımları ise bu tür karmaşık tehditlerle başa çıkmakta yetersiz kalmaktadır,” dedi.
Günümüzde, sigorta sektörünün karşılaştığı çoklu krizlerin başlıca örnekleri arasında iklim değişikliği, pandemiler, jeopolitik gerilimler, siber saldırılar ve yapay zekâ kaynaklı teknolojik riskler yer alıyor. Bu krizlerin birbirini tetikleyerek daha büyük bir etki yaratması, sigorta şirketlerinin karşılaştığı riskleri daha karmaşık hale getiriyor.
Zorlu, “Çoklu krizler, sigorta sektörü için geleneksel risk yönetimi anlayışının ötesine geçme gerekliliğini açıkça ortaya koymuştur. Pandemiler ve salgın hastalıklar, sigorta sektörü için kalıcı bir risk faktörü haline gelmiştir ve bu nedenle gelecekteki biyolojik tehditlere karşı daha yenilikçi çözümler geliştirilmesi gerekmektedir,” şeklinde konuştu.
İklim değişikliğinin, özellikle tropikal bölgelerde sivrisinek kaynaklı hastalıkların yayılmasına yol açabilecek sıcaklık artışlarına neden olduğuna dikkat çeken Zorlu, “İklim değişikliği, yeni hastalıkların ortaya çıkmasına ve mevcut hastalıkların yayılma hızının artmasına zemin hazırlamaktadır. European Environment Agency (EEA)'nın 'Transformative Resilience' raporu, iklim değişikliği ile salgın hastalıkların birbirine nasıl bağlı olduğunu vurgulamaktadır,” dedi. Bu bağlamda, sigorta sektörünün biyolojik tehditler gibi yeni risk faktörlerine karşı daha dayanıklı ve sürdürülebilir çözümler geliştirmesi gerektiği ifade ediliyor.
Jeopolitik gerilimlerin, özellikle Rusya-Ukrayna savaşı, Ortadoğu’daki saldırgan tutumlar, ticaret savaşları ve enerji krizlerinin küresel ticaret ve tedarik zincirlerini etkileyerek sigorta sektöründe yeni risk modellemelerinin geliştirilmesi ihtiyacını doğurduğunu belirten Zorlu, “Jeopolitik gerilimler, sigorta sektörünün sadece poliçeler sunmasının ötesine geçmesini gerektiriyor. Sigorta şirketleri, stratejik danışmanlık hizmetleri vererek müşterilerine jeopolitik risklere karşı nasıl daha dayanıklı olabilecekleri konusunda rehberlik etmelidir,” dedi.
Jeopolitik gerilimlerin enerji tedarik zincirlerine olan etkisinin, özellikle politik risk sigortalarının ve iş sürekliliği planlarının önemini artırdığına dikkat çeken Zorlu, “FERMA 2024 raporuna göre, bu risklerin kapsamlı analiz edilmesi ve esnek çözümler geliştirilmesi sigorta şirketleri için kritik bir öncelik haline gelmiştir,” şeklinde konuştu.
Zorlu, iklim değişikliği ve afetlere karşı geliştirilen en önemli çözümlerden birinin parametrik sigorta olduğunu belirtti. Parametrik sigorta, belirli bir doğa olayının (örneğin, bir kasırganın rüzgar hızının veya depremin şiddetinin belirli bir eşiği aşması) gerçekleşmesi durumunda, hasar tespitine gerek kalmaksızın tazminat ödenmesini sağlar. Bu sayede, afet sonrası toparlanma süreçleri hızlanır ve işletmelerin operasyonlarını daha kısa sürede yeniden başlatmalarına olanak tanır. Zorlu, “Parametrik sigorta ürünleri, iklim değişikliği kaynaklı risklere karşı daha hızlı ve esnek çözümler sunmaktadır,” dedi.
Sigorta sektörü, çoklu kriz ortamında karşılaştığı zorluklara karşı yenilikçi çözümler geliştirme yolunda ilerliyor.
Geleneksel risk yönetimi yaklaşımlarının yetersiz kaldığı bu dönemde, sektördeki dönüşüm hızlanıyor.
Çeşitli krizler ve bunların birbirini tetikleyen etkileri, sigorta sektörüne sadece tehditler değil, aynı zamanda önemli fırsatlar da sunuyor.
Bu fırsatları en iyi şekilde değerlendirebilmek için sektördeki paydaşların, daha esnek, yenilikçi ve dayanıklı çözümler geliştirmesi gerektiği açık bir şekilde ortaya çıkıyor.