Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiserliği verilerinden derlediği bilgiye göre, Orta Afrika Cumhuriyeti'nde 10 yıldır devam eden iç karışıklık dolayısıyla 1,3 milyon insan yer değiştirmek zorunda kaldı, bunlardan bazıları ülkenin sınırında yer alan Çad'a göç etti.
Çad'a, Orta Afrika'dan gelen mültecilerin sayısı 140 bini aşarken, bunların 127 binden fazlası ülkenin güneyindeki Sido bölgesine yerleşti.
Sido'daki BM'ye bağlı mülteci kampında yaşamını sürdüren 7 bin 707 kişinin yüzde 60'ı 18 yaşından küçüklerden, yüzde 55'i ise kadınlardan oluşuyor.
Kampta brandalardan yapılan barakalarda ve çadırlarda kalan mülteciler, yardım kuruluşlarının sağladığı destekle yaşamlarını sürdürüyor. Çadırlarda yatakları ve kap kacakları dışında çok fazla eşyası bulunmayan mülteciler, yemeklerini çadırların önünde yakılan ateşlerde pişiriyor.
Çoğu kişinin giysisi yetersiz ve ayakkabısı yok, oyun oynayacak alanları bulunmayan çocuklar da birbirleriyle vakit geçirerek eğleniyor.
Yeryüzü Doktorları Derneği Sido'daki mülteci kampında gönüllü hekimlerle birlikte sağlık hizmeti sunuyor. Dernekle birlikte İstanbul'dan Sido bölgesine giden Aile Hekimi Mehmet Ali Çetinkale, kampa ilişkin gözlemlerini AA muhabirine anlattı.
Çetinkale, sağlık taraması yaptıkları kampta fiziki şartların elverişsiz olduğunu, mültecilerin çadır giydirilen barakalarda yaşamaya çalıştığını belirterek, "Gerçekten de güzel bir reklam yapılmıştı. Birleşmiş Milletler'in yardım fonunun reklamları, bütün çadırların dışına kaplanmış, çadırlar onlarla giydirilmişti." dedi.
Sağlık taraması için gittikleri kampta, doktorun muayene için kullanabileceği, hastanın mahremiyetini koruyan ayrı bir kabin görmediklerini dile getiren Çetinkale, talep edilmesine rağmen kampta bir sağlık tesisi alanının oluşturulamadığını öğrendiğini aktardı.
- Basit hastalığı olanlar bile tedaviye ulaşamıyor
Çetinkale, muayene günü yaşadıklarına ilişkin de şunları kaydetti:
"Orada 200'e yakın hasta muayene ettik. Bir ağacın altına iki masa koyduk ve etrafımız insanlarla çevriliydi. Hiçbir özel ve mahremiyet yoktu. Yani bir modern tıp etiğinin veya Hipokrat'tan gelen bir şeyin karşılığı yoktu. Türkiye'de, sonuçları bile aile yakınıyla eşiyle kızıyla paylaşamıyoruz, kişisel bilgi diye ama orada herhangi bir mahremiyet yok. Her şey göz önünde. Her şeyi soruyoruz. İnsanların belki çok daha mahrem bölgelerini muayene etmemiz gerekti ve bu gerçekten beni çok üzdü. 2024 yılında böyle bir şeyle karşılaşmak ve basket sahası olan bir mülteci kampında hasta muayene edecek bir yerin olmaması benim için çok utanç vericiydi. İnsanlık için aslında bence çok utanç verici bir şey. Yani en çok o noktada rahatsız oldum."
Bölgede birçok basit hastalığa müdahale edilemediğini, hastaların tedaviye ulaşamadığını belirten Çetinkale, bölgenin yanı sıra kampta da sıtmanın çok yaygın görüldüğünü aktardı.
Çetinkale, bölgede, temiz su kaynaklarının olmaması nedeniyle ciddi hastalıklarla karşılaştıklarını vurguladı.